
Günümüzde beslenme koşullarının değişmesi ve doğal olmayan ve sağlıksız gıdaların daha fazla tüketilmesi nedenli hazımsızlık ve mide yakınmaları oldukça fazla görülmektedir. Toplumumuzda sıkça kullanılan ve mide koruyucu ilaçlar olarak bilinen ‘proton pompa inhibitörleri’ (PPİ) (omeprazol, lansoprazol, pantoprazol, rabeprazol ve esomeprazol etken maddeli ilaçlar) mide rahatsızlıkları ve reflü hastalığı ile ilişkili yakınmaların ve hastalıkların tedavisinde yaygın bir şekilde reçete edilen ilaçlardır. Bu ilaçlar mide mukozası diye adlandırdığımız mide iç çeperindeki proton pompa yapısını bloke ederek mide asit salınımını azaltırlar ve dolayısıyla mide asit düzeyini düşürerek gün içerisinde saatler süren bir uzunlukta mide rahatsızlıkları açısından rahatlama sağlarlar. Ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 60 milyon kutudan daha fazla sayıda proton pompa inhibitörü ilaç reçete edildiği istatistiklerle ortaya konulmuştur. Mide rahatsızlıkları ve reflüye bağlı yakınmalar nedenli çok yaygın reçete edilen bu ilaçların, kısa ve uzun dönemdeki fayda ya da zararlarına yönelik hem hastalarımızın hem de hekimlerimizin akıllarında ciddi anlamda soru işaretleri oluşmaktadır.
Proton pompa inhibitörü mide koruyucu ilaçlar ‘gastroözofageal reflü hastalığı’ ya da toplumda daha bilinen adıyla ‘reflü hastalığı’nda, gastrit diye adlandırdığımız mide yangısı/tahrişlerinde, çeşitli nedenlere bağlı gelişmiş mide ve oniki parmak bağırsağı ülserlerinin tedavisinde, ülser veya mide tahrişlerine bağlı mide kanamalarında, ve ayrıca ülkemizde sık rastlanılan ve midede yerleşim gösteren Helikobakter pylori bakterisinin tedavisinde, hekimlerin gözetiminde ve de belli zaman aralığında kullanılmalıdır. Hastalığın şiddet ve öyküsüne veya tedavi başlanacak hastanın klinik durumuna göre belirli zaman dilimlerinde bu ilaçların kullanımı hayat kurtarıcı olabilmektedir. Uzun süreli kullanımdan kastedilen zaman dilimi ise, aylarca ve çoğunlukla da yıllarca bu ilaçların kullanılmasıdır. Ancak, bazı nadir durumlar da vardır ki (kanama hikayesi olan hastalarda aspirin türevleri ve antikoagülan dediğimiz diğer kan sulandırıcı ilaçların kullanılması gerekliliği, yoğun bakımda yatan hastalarda stres ülseri gelişimini önlemek gerekliliği) hastayı istenmeyen hadiselerden ve diğer ilaç ve hastalıkların kanama gibi kötü sonuçlarından korumak için, yine hekimlerin kontrol ve gözetiminde bu PPİ türevi ilaçların uzun süreli kullanılması gerekir.
Aslında bahsettiğimiz bu mide koruyucu ilaçlar iyi bir güvenlik profiline sahiptirler. Kısa süreli kullanımlarda, hayat kalitesini etkilemeyecek düzeyde ve sıklık olarak düşük oranlarda yan etkiler izlenebilmektedir. Bu ilaçlara bağlı yan etkiler geliştiğine bu ilaçların kullanımının %1-2 hastada kesildiği bilinmektedir. Bu ilaçlara bağlı gelişebilen yan etkiler; baş ağrısı, karın ağrısı, ishal, bulantı ve deri döküntüsüdür. Ancak, uzun süreli, bilinçsizce ve kontrolsüz kullanıldıklarında; kanda magnezyum düşüklüğü, vitamin B12 eksikliği, Clostridium difficile’ye bağlı ishallere, akciğer enfeksiyonlarına, kronik böbrek hasarına, özellikle ileri yaşlarda demansa, demir eksikliği anemisine, kalp krizi, kemik erimesi ve hatta mide bağırsak sisteminde tümör riskinde artışa neden olabileceği çeşitli bilimsel makalelerle öne sürülmüştür.
Proton pompa inhibitörü mide koruyucu ilaçları kullananlarda akla gelen en önemli soru, bu ilaçları kullandıklarında kansere yakalanıp yakalanmayacaklarıdır. Teorik olarak, bu ilaçların mide-bağırsak sisteminde tümör gelişimini arttırma riski var olsa da son yıllarda üst üste prestijli uluslararası gastroenteroloji dergilerinde yayınlanan makalelerde bu riske dair bilimsel kanıt düzeyinin düşük olduğu, diğer bir deyişle tümör riskini arttırdığına dair net veri olmadığı bildirilmiştir.
Tıbbi açıdan bu soru işaretlerinin dağılması için şunu söylemeliyiz ki; proton pompa inhibitörü ilaçların uygun vakalarda kullanılmasıyla olumlu etki gösteren etkileri ön plandadır. Sağlık merkezlerinde, hekimlerin gözetiminde dikkatli, bilinçli ve hastasına göre belirlenmiş ve özelleştirilmiş PPI kullanılması durumunda istenmeyen olaylarla karşılaşılması riski oldukça düşüktür. Bu ilaçların uzun süreli kullanılması durumunda; gelişebilecek yan etkilerin ve istenmeyen sonuçların önlenmesi konusunda en kritik nokta, PPİ grubu ilaçların hastalığı tedavi edici en uygun ve mümkünse düşük dozlarda kullanılması, hastaların bu ilaçları ne kadar zaman süreyle kullanacağı hekimlerce kararlaştırılması, bu ilaçlarla tedavinin mutlaka kişiselleştirilmesi ve elbette ki yan etkiler açısından hekimlerce hastaların yakın takip edilmesi gerekliliğidir.